Yahudi Siyonistlere, Filistin’den toprak vermemesi üzerine Sultan II. Abdülhamid hakkında, iktidara gelişinin 6. yılından itibaren basında, ‘Sağlığı bozuk’ içerikli haberler yaptırıldığı, Sultan’ın bu iddialardan sonra 26 yıl daha yaşadığı ortaya çıktı.
Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'ne bağlı Osmanlı Arşivlerinde ortaya çıkan belgelerde, dış güçlerin bir asır önce de uluslararası medya aracılığı ile kara propaganda yürütüldüğü anlaşılıyor. İtibarsızlaştırma girişimleri için, hakkında 'Kızıl Sultan', 'İstibdatçı', 'Sansürcü' 'Diktatör'gibi ithamlar yapılan Sultan II.Abdülhamid için, 'Hasta adam,
Bir itibarsızlaştırma oyunu
Akıl ve vücut sağlığı yerinde olmayan dirayetsiz
Süreç nasıl işletiliyordu?
İtibarsızlaştırma amacıyle yapılan süreç şu şekilde işletiliyordu; Nereden geldiği belli olmayan bir telgraf veya mektup alınıyor ve bir gazetede
Osmanlı Devleti hiç birini es geçmemiş
Konu ile ilgili, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'nde ortaya çıkan belgelerden bazıları şu şekilde:
-1892 Almanya; Berlin gazetelerinden biri, bir telgrafnameye atfen, padişahın sağlığı ile ilgili bir
-Bunları yayınlayanlar ise, 14 Mayıs 1892 tarihli başka bir belgede "fakat bazı siyasi maksatlarına erişmek için bu gibi telgrafnameleri Berlin'den yazılmış diye neşr eden şahıslar" olarak nitelemişler. (HR.SYS. 26/29). Yapılan incelemede telgrafnamenin Vesiliski (Vasiliski) adında bir Rusyalıdan alındığı ve "Algemeine Deutsche Rayh Kurspondayh(?)" isimli gazetede yayınlandığı görülüyor. (HR.SYS. 26/30). Telgrafnamenin ise 9 Mayıs tarihinde Viyana'dan geldiği anlaşılıyor. (HR.SYS. 26/31). Viyana'dakilerle ilgili ise hiçbir şey söylememek için
'O iddialar gerçek dışıdır'
Yayınlanan tekzibname metninin Osmanlıca tercümesi şu şekildedir:
-"Zat-ı şevketsimat-ı hazret-i şehriyarinin bir müddetten beri vücutça muzdarip bulunduğuna ve maiyyet-i hümayunları hizmetindeki Türkler çıkarılıp yerlerine Ruslar alınmış olduğuna dair bu kere Paris'den yeni bir havâdis işâa olunmuşdur. Böyle bir rivayetin münâsebetsizliği pek aşikardır. Ahîren Dersaâdet'ten vârid olan ma'lûmâta nazaran sıhhat ve âfiyet cihankıymet hazret-i pâdişâhî ber kemâl olup zât-ı hümâyûn-ı mülûkâneleri daima umûr u mesâlih-i saltanat-ı seniyyeleriyle tevağğul buyurmaktadırlar" (HR.SYS. 38/21)
-11 Ağustos 1906 tarihinde de bu defa ABD'nin Washington Sefareti'nden gelen bir telgrafta, bir gazetede padişahın sıhhatine dair endişe verici bir rivayet yer aldığı ifade edilmiş ve tekzibi için müsaade istenmiştir(HR.SYS. 74/82).
NİÇİN HİLAFETİ TERKE ZORLANDIM
Yahudi Siyonistlerin, defalarca Filistin'den toprak için Sultan Abdülhamid'de yaptıkları taleplerin, tavizsiz geri çevrilmesi Abdülhamid hakkındaki itibarsızlaştırma kampanyalarını hızlandırtmıştı. Sultan Hamid, Şâzelî şeyhi Ebu'ş-Şâmât Mahmud Efendi'ye yazdığı 22 Eylül 1329 (1913) tarihli bir mektupta şunları kaydediyor: "Ben, Hilâfet-i İslâmiyye'yi başka herhangi bir sebep dolayısıyla değil, Jön Türkler adıyla bilinen İttihat Cemiyeti'nin baskı ve tehdidiyle bıraktım. Hilâfet'i terke zorlandım, mecbur bırakıldım. Mukaddes toprak Filistin'de Yahudîler için millî bir devlet kurulmasına muvafakat etmem konusunda ısrar ettiler. Bütün ısrarlarına rağmen, bu teklifi kat'î surette reddettim. Nihayet 150 milyon İngiliz altını va'd ettiler. Bu teklifi de reddettim ve kendilerine şu cevabı verdim: '150 milyon İngiliz altını değil, dünya dolusu altın verseniz, bu teklifinizi asla kabul etmeyeceğim. Ben Millet-i İslâmiyye'ye ve Ümmet-i Muhammed'e otuz seneden fazla hizmet ettim. Atalarımın yüzünü kara çıkarmadım.' Bu kat'î cevabımdan sonra tahttan indirilmem konusunda görüş birliği ettiler ve beni Selânik'e gönderdiler. Mevlâya hamd ettim ve ediyorum ki, mukaddes toprak Filistin'de bir Yahudî devleti kurulması teklifinden kaynaklanan ebedî ayıbın lekesini Osmanlı Devleti'ne ve Âlem-i İslâm'a sürmeyi kabul etmedim. (Bunun üzerine) olan oldu."
FRANSIZ VE ALMAN BASININA TEKZİB
22 Haziran 1895 tarihli belgede, Gazette de Frankfurt isimli gazetenin 162 sayılı nüshasında, Londra'dan gelen bir telgrafın yayınlandığı ve bunun tekzip edildiği ifade ediliyor. Gazetede yer alan telgraf yine yukarıdaki gibi Padişahın "münherifu'l-mizac" (rahatsız, mizacı sağlam olmayan) olduğu yönünde. (HR.SYS. 31/43).
7 Ocak 1897 tarihli Berlin Sefaretinden gelen bir başka belgede de yine, Staatsbürger Zeitung isimli gazetede padişahın "ahval-i sıhhiye-i hümayunlarının muceb-i endişe bir surette" bulunduğu yönünde bir